 |
|
STOPERDİM FORVET OLDUM
|
Mehmet BATDAL
Profesyonel Futbolcu
BUCASPOR formasıyla ilk kez üç sezon önce Muğlaspor ile oynanan maçta görmüştüm onu. Takımı 1-0 yenilirken, son 20 dakika oyuna girmiş, bir penaltı yaptırıp, bir de asistin altına imza atarak, takımının galibiyetinde önemli rol oynamıştı.
Uzun, ince, zayıf bacaklı bir görünümü vardı ama, yüreğini ortaya koyan, akıl dolu paslar atan, hava hakimiyeti iyi, rakip defansı çılgına çeviren bir oyun anlayışına sahipti.
Zaten defans da onun bu çelimsiz görünüşüne aldanmış olmalı ki, Bucaspor sahadan galibiyetle ayrılırken, Türk futboluna İzmir’den yeni bir yıldız adayı ortaya çıkmıştı.
O gün Mehmet Batdal ismini herkes bir kenara not aldı. O da çok çalışıp, önce milli formayı kaptı, sonra ismini notlar arasından çıkartıp, kısa zamanda tüm kulüplerin transfer listesinin başına yazdırdı…
İşte Türk futbolunun gelecekteki parlayan yıldızı ile resmi sitemiz için yaptığımız çok özel röportaj…
EDİTÖR: “Sevgili Mehmet Batdal. Batdal soyadını özellikle kullanıyorum çünkü her yerde bu şekilde anılıyorsun. Türkiye’de böyle soyadı ile hitap edilen çok futbolcu yok. Hele senin yaşında… Bu durumdan memnun musun ? Batdal soyadı nereden geliyor ?”
M.B. “Batdal soyadının nerden geldiğini araştırdım tabi ancak özel bir sonuca varamadım. Ama anlamının normalden büyük olduğu konusunda bilgim var. Benim fizik yapımla birebir uyuyor. Yaşım 21, boyum 1.95, kilom 90, ayakkabı numaram 46… Siz karar verin… Bu arada adımla beraber soyadımın da kullanılması çok hoşuma gidiyor… Süper diyebilirim… Bende ayrıcalıklıymışım gibi bir his uyandırıyor… Çok memnunum, sonuna kadar da böyle kullanılmasını isterim… Medyaya bu konuda ne kadar teşekkür etsem az…”
EDİTÖR: “Her yıldız adayının futbola başlama hikayesi vardır. Senin başından da mutlaka bu ilginç bir olay geçmiştir. Futbolla nerede, nezaman, nasıl, kimin sayesinde tanıştın ?”
M.B. “İlkokul dönemlerinde Bucaspor halı sahalarında düzenlenen turnuvalara katılmıştım. Orada gösterdiğim performanstan sonra bana Bucaspor’da futbola başlamam için teklif geldi. Ben de değerlendirdim. Ufuk hocamız vardı, direk minik takımla beraber başlattı beni ve devamında kategorileri yavaş yavaş atlayarak bugüne geldim. Ancak çok ilginçtir daha önce stoper ve sol bek mevkilerinde görev yaparken A Genç takımda Naim hoca bir maçın devre arasında soyunma odasında şimdiki takım arkadaşım Hüseyin Akmaz ile benim yerimi değiştirmişti. İşte o gün attığım 2 gol ve yaptığım bir asist, benim hayatımın akışına yön verdi. O maçla birlikte forvet oynamaya başladım, golcü özelliği kazandım. Arkadaşım Hüseyin de şimdi A takımda stoper oynuyor. Onun da hayatındaki önemli bir hamleydi bu… İşte bir antrenörün ileri görüşü, bizi Türk futboluna kazandırdı. Belki futbolu çoktan bırakmış, bir işte çalışıyor olurduk. Kader işte…”
EDİTÖR: “Ailenden ilk etapta yeterli desteği gördün mü ? Futbolcu olmana, futboldan para kazanmana nasıl bakıyorlar ?
M.B. “Tütün Eksperliği’nden emekli babamın futbola olan bağlılığı nedeniyle aksine evde hep destek gördüm Ailem her konuda bana yardımcı oluyor. Ancak Anaokulu Öğretmenliği’nden emekli annem eğitimi de aksatmamamı her zaman vurguluyor. Futbolun nankör ve garantisi olmayan bir meslek oluşu, zaman zaman onlarda endişe yaratıyor. Şansınız iyi gitmez, sakatlıklar yaşarsınız… Örnekleri çok… Ama işimi severek yapıyorum, emek harcıyorum… Bir aksilik olmazsa da gücüm yettiğince futbolun içinde olacağım…”
EDİTÖR: “Hazır söz ailenden açılmışken, kaç kardeşsin ? Biraz ev yaşantından, kendinden bahseder misin ? “
M.B. “Bir kız kardeşim var. Benden 4 yaş küçük, daha 17 yaşında… Akrabalarımın hepsi futbolla yakından ilgilenir, ancak sülaleden profesyonel futbolcu olarak bir tek ben çıktım. Zaten hayalim de buydu. Bir başka hayalim ise beden eğitimi öğretmeni olup, yeni sporcular yetiştirmekti. Şu an Ege Üniversitesi Beden Eğitimi Öğretmenliği 1. sınıf öğrencisiyim. Ev yaşantıma gelince. Profesyonelliğe adım attığım ilk günden buyana evde kurallar tamamen değişti. Bulunduğum ortamda sigara içilmemesi gibi… Herkes bu konuda bana saygı gösteriyor ve dikkatli davranıyor. Ben başarının düzen ile ilişkili olduğunu savunanlardanım. O nedenle uyku ve yemek konusunda asla taviz vermem. Dışarıda gezmek konusunda ise çok hevesim yok. Zaten yaptığımız antrenmanlardan sonra pek de halimiz kalmıyor. Ancak izin günümüzde ve bazı özel zamanlarda dışarıya çıkıyorum. Bunu da hak ettiğimi sanıyorum. Çünkü bu kadar emekten sonra eğlenmek bizim de hakkımız.”
EDİTÖR: “Peki yemekle aran nasıl ? Hobilerinden bahseder misin ?”
M.B. “Yemek konusunda bir ayrım yapmam. Karnım açsa, ki hep aç olur, önüme konan yemeğin ne olduğuna bakmam. Eğer dışarıda yiyeceksem, farklı mekan ve yemek türleri oluyor. Arada nadir de olsa fast-food atıştırıyorum. En sevdiğim yemek makarnadır. Cola ile aram çok iyi. Zararını bilsem de hergün biraz içiyorum. Film izlemek, play-station oynamak, havuza girmek, özellikle su parklarını müthiş seviyorum. En büyük hobim ise arabayla dolaşmak. Şu anda Audi A3’e biniyorum. İlerde mutlaka bir porsche sahibi olacağım. Parfüm olarak black xs kullanıyorum. Bazı korkularım var… Ailem ve sağlığımı kaybetmek… Umarım bu acıları yaşamam. Hayatta en çok istediğim şey ise tüm hayallerimin gerçek olduğu andaki surat ifademi görmek olurdu…”
EDİTÖR: “Biraz tehlikeli sorulara gelelim. Özel hayatında biri var mı ? Tabi bu soruyla kısmetini kapatmak istemeyiz. Politik cevap da verebilirsin…”
M.B. “Kendimi tamamen futbola verdiğim ve bu sezon mutlaka Süper Lig’e transfer hedefimi gerçekleştirmek istediğim için özel birisi yok hayatımda. Ama olmasını isterim … Nasıl politik oldu mu ?”
EDİTÖR: “Futbolla ilgili hedeflerin nedir ? Hangi takımı tutuyorsun ?”
M.B. “Öncelikle şunu söyleyeyim ben Fenerbahçeliyim. Çünkü 10 yılı aşkın bir süredir sarı-lacivertli bir kulüpte, yani Bucaspor’da forma giyiyorum. Başka takımı tutmam imkansız. Hedeflerime gelince, önce Bucaspor’da başarılı olmak, Süper Lig’de üç büyüklerden birinde forma giymek, yada daha da gelişeceğim bir Anadolu kulübüne gitmek. Milli Takım formasından vazgeçmem imkansız ve Avrupa’da oynamak en büyük amacım…”
EDİTÖR: “Peki örnek aldığın bir futbolcu var mı ? Onu izleyip motive olur musun ?”
M.B: “Evet… İnter’in yıldızı Zlatan İbrahimowic benim idolüm. Onu izleme imkanım varsa hayatta kaçırmam…”
EDİTÖR: “Mehmet Batdal’ın futboldaki artıları nelerdir ?”
M.B: “Boy avantajım, topla olan ilişkim, vücudumu kullanma konusundaki yeteneğim ve oyun zekam… Beni kısa zamanda diğer oyunculardan farklı yaptı. Yeteneklerimin gelişmesi için çabalıyorum”
EDİTÖR: “Peki bu yönlerin neler ?
M.B: “Eksiklerim var tabi. Sıçrama yeteneğimi geliştirmem lazım, ikili mücadelelerde vücudumu daha da iyi kullanabileceğimi biliyorum. Fırsat buldukça da özel çalışmalar yapıyorum.”
EDİTÖR: “Geçmişte seni isteyen süper lig kulüpleri oldu. Eğer şansızlıklar yaşanmasaydı gidermiydin? Yoksa kalman ve zamanı gelince ayrılman mı daha iyi olacak ?”
M.B: “Evet iki sezondur ciddi taliplerim var. Ancak yaşanan bazı olumsuzluklar nedeniyle transferim gerçekleşmedi. Böylesinin daha hayırlı olduğuna inanıyorum. Kendimi geliştirip, kalıcı olacağım bir takıma gitmek daha iyi olacak. Zamanı gelince, zaten herşey kendiliğinden gelişecek. Buna yürekten inanıyorum.”
EDİTÖR: “Genelde çoğu futbolcunun ülkemizdeki mantelitesi, parayı kazanayım, bir ev, bir arabam, iyi bir eşim ve bankada param olsun, sonrası kolay tarzında… Senin yaklaşımın nasıl ? Sen de çevrende, milli takımda bu tip yaklaşımlarla karşılaşıyor musun ?”
M.B: “Evet bu tip yaklaşım gösteren futbolcu arkadaşlarla karşılaşıyorum. Etrafımda paraya çok değer veren arkadaşlar var. Ama benim tutumum asla böyle değil. Benim amacım önce başarılı olmak, işini iyi yapmak. Zaten bunları yaparsanız, istediğiniz her şeye ulaşabilirsiniz.”
EDİTÖR: “Bu sezon sonu bir ayrılık gözüküyor herhalde… Tercihin neresi olacak. Üç büyükler mi ? İyi bir Anadolu takımından sonra, üç büyükler mi ?”
M.B: “Ne transfer olacağım konusunda bir bilgim var. Ne de olursa neresi olacağı konusunda. Benim ve kulübüm için en hayırlısı olan neyse o olsun. Ama üç büyüklerde oynayabilecek kapasitedeyim. Eğer fırsat gelirse bir sorun yaşamam, rahatlıkla forma giyerim, başarılı da olurum.”
EDİTÖR: “Gelelim Bucaspor’a… Yıllardır bu kulübün içindesin… Nasıl bir kulüp Bucaspor, diğer kulüplerle karşılaştırdığında ?”
M.B: “Yaklaşık 10 senedir bu kulübün içindeyim. Ve o günlerden bugüne müthiş değişiklikler gözlemliyorum. Eskiden altyapıdan oyuncu çıkarmakta zorlanan Bucaspor, şimdi iki sene kadrosunu tamamen altyapıdan oluşturabilecek düzeye geldi. Tesis açısından çoğu Süpe Lig ekibinden daha iyi imkanlara sahibiz. Milli Takım’dayken birçok kulübün tesisini gördüm, hiçbiri bizimki kadar değil. Bunlar müthiş avantajlar.”
EDİTÖR: “Bucaspor bu sezon kabuğunu kırmış gibi gözüküyor. Daha profesyonel yaklaşım gösteriyor gibi. Neler değişti ?”
M.B: “Yönetim bazında, teknik anlamda ve sağlık anlamında bile bakıldığında bir çok yenilenme, kurumsallaşma sözkonusu. Bucaspor hergün gelişen ve gelişmeye açık bir kulüp. Ben ve arkadaşlarım, hatta bizden sonrakiler için büyük avantaj bu saydıklarım”
EDİTÖR: “Bu sezonu, takımı nasıl değerlendiriyorsun ? Alınan sonuçlar var, ama yaşanan asilikler de göz önünde…”
M.B: “Bu sezonki takımımız bana inanılmaz güven veriyor. Şu anda bulunduğumuz yere yaşanan şanssızlıklar nedeniyle geldik. Kötü futbol oynamadık. Her inişin bir çıkışının olacağını, şansın bize de güleceğini düşünerek, ne çalışmalardan, ne hırsımızdan, ne de inancımızdan taviz veriyoruz . Sahadaki futbolumuz bizi doğruluyor. Kısa zamanda Bucaspor’u layık olduğu yere getireceğiz.”
EDİTÖR: “Ali Nail Durmuş’u nasıl değerlendiriyorsun. Genelde yoğun bir eleştiri var. Eleştirenlere en iyi cevabı, oynayan futbolcu verir. Suçlu kim ?”
M.B: “Suçlu aranacak bir konum yok bizde… Suçlu aranacaksa bu isim teknik adam olamaz. Çünkü yapılan antrenmanlar, oynadığımız futbol mükemmel. Bizi bu noktaya getiren futbolcuların bireysel beceriksizliği. Biraz şansızlık biraz da hakem hataları diyebiliriz. Ancak sabırlıyız, mutlaka istediğimiz şeyler olacak”
EDİTÖR: “Hazır hakem dedin. Seni ilk kez ağlarken gördük maçta”
M.B.: “Ben haksızlığa gelemiyorum. Fethiye maçında resmen emeklerimiz çalındı. Hem de öyle böyle değil. Kalecimiz atılmış, 90+5’te aleyhimize alakasız bir penaltı verliyor. Ben sinirimi tutamadım. Ağlamaya başladım. Daha penaltı atılırken, gözyaşlarına boğuldum. Emeğim çalındı. Hayatımda ilk kez ağladım”
EDİTÖR: “Bu takım ligde ne yapar. Play-Off ‘a kalabilir mi ? Futbol mantalitenizi nasıl değerlendiriyorsun ?”
M.B.: “Bu takımın hakkı kesinlikle Play-Off’tu… Biraz zora soktuk. Ancak bundan soraki maçlarımızda alabileceğimiz en yüksek puanı toplayıp, rakiplerin kaybetmesini bekleyeceğiz. En kötü ihtimal, klasmandan çıkarız. Kimse merak etmesin, bu takıma güvensin…”
EDİTÖR: “Yine sana gelelim. Son yıllarda İzmir’de ön plana çıkan yıldız adayı bir futbolcusun… Bu konudaki düşüncelerin nedir ?”
M.B.: “İlk baştaki acemiliği artık yaşamıyorum. Olgunlaştığımı hissediyorum. Benim için yazılıp, çizilenler ne olumlu, nede olumsuz etkiliyor beni. Yapmam gerekeni çok iyi biliyorum. Dersimi çalışıyorum. Elimden gelenin fazlasını sahaya yansıtmak için, benden beklenenleri yapmak için çaba harcıyorum. Beni destekleyen herkese, çaba harcayanlara teşekkür ediyorum. Umarım ilerleyen yıllarda yıldız adayı olarak değil, yıldız futbolcu olarak İzmir’i temsil ederim.”
EDİTÖR: “Son olarak Bucaspor taraftarına, Bucalılara mesajın var mı ?”
M.B.: “Bucaspor taraftarı müthiş coşkulu, takımına bağlı ve hiçbir deplasmanımızda bizi yalnız bırakmayan bir yapıda. Onlarla takım olarak gurur duyuyoruz ve desteklerini bizden esirgememelerini istiyoruz. Çünkü bizler de bu kulübü yönetenler de bunu fazlasıyla hak ediyor. Özlenen başarılar gelecek. Kimse merak etmesin”
|